Kefalet Sözleşmelerinde Kefilin Yasal Sorumluluğu

Kefalet Sözleşmelerinde Kefilin Yasal Sorumluluğu

Kefalet sözleşmesinin tarihi çok eskiye dayanır. “işin yoksa şahit ol, borcun yoksa kefil ol” diye deyim/atasözü dahi oluşmuştur.

Yeni Türk Borçlar Kanunun 581 ve devamı maddelerinde Kefalet hukuku  ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Daha önceki kanuni düzenleye göre geçerlilik şartları epey zorlaştırılmıştır. Bunun nedeni birçok insanın kolayca kefil olması sonucu maddi ve ailevi sıkıntılar yaşamış olmasından kaynaklanmıştır.

Kanunda kefalet;

“Madde 581– Kefalet sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir” denilerek tanımı yapılmıştır. Kefalet sözleşmesi her türlü sözleşme ile birlikte yapılabilir. Satış sözleşmesi, kira sözleşmesi, karz sözleşmesi vs. Ancak aşağıda belirtilen şartları taşıması gerekir.

Koşulları

Kefalet sözleşmesi mevcut veya doğacak ve geçerli bir borç ilişkisi için yapılabilir. Gelecekte doğacak veya koşula bağlı bir borç için de, bu borç doğduğunda veya koşul gerçekleştiğinde hüküm ifade etmek üzere kefalet sözleşmesi kurulabilir.

Kural olarak asıl borç ilişkisi geçersiz ise kefalet sözleşmesi de geçersiz olacaktır. Bunun iki istisnası vardır.

Birinci istisna; yanılma veya ehliyetsizlik sebebiyle borçlunun sorumlu olmadığı bir borç için kişisel güvence veren kişi, yükümlülük altına girdiği sırada, sözleşmeyi sakatlayan eksikliği biliyorsa, kefaletle ilgili kanun hükümlerine göre sorumlu olur.

İkinci istisna ise, borçlu yönünden zamanaşımına uğramış bir borca kefil olan kişi hakkında da uygulanır. Yani zamanaşımına uğramış borca kefil olan bunu biliyorsa borçtan sorumlu olacaktır.

Şekil

Kefalet sözleşmesi şekil şartı; diğer sözleşmelerden farklı olarak kanun koyucu tarafından ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Birçok sözleşme yazılı olarak geçerli iken kefalet sözleşmesinin yazılı olması yeterli görülmemiş ve ek şarlar taşıması gerekmiştir.

En önemlisi kefaletle ilgili bazı kısımların EL YAZISI İLE YAZILMASININ GEÇERLİLİK ŞARTI OLMASIDIR.

Kanuna göre “Madde 583- Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır” denilmiştir. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler,  kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz.

Dikkat edilirse geçerli olabilmesi için birçok şart vardır.

-Yazılı yapılması gerekir

– Kefilin el yazısı ile yazılması gereken kısımlar vardır.

– Kefilin sorumlu olacağı azami miktar belirlenmelidir.

-Kefalet tarihi belirlenmiş olmalıdır.

-Müteselsil kefil olup olmadığı hususlarının el yazısı ile yazılması gerekir.

– Evli olan kişinin kural olarak eşinin muvafakatinin olması gerekir.

Eşin rızası ve el yazılı olması gibi hususlar daha önceki Borçlar kanununda yoktu. Yeni borçlar kanunun ile evlilik birliğini koruma amacıyla getirilmiştir.   Şekil şartları her üç kefalet sözleşmesi için geçerlilik şartıdır. Maalesef bazen eski alışkanlıklardan, bazen de kanun değişikliklerinin takibinin zorluğundan olsa  yapılan kefalet sözleşmelerinin çoğu geçersizdir. Şablon sözleşmelerdeki matbu kefaletlere ilişkin şartlar el yazılı olmadığı için artık hükümsüzdür. Bazı hukukçu meslektaşların dahi şekil şartlarını uygulamayarak  eksik sözleşme hazırladıklarına şahit olmaktayız. Hatta eksik sözleşmeye istinaden dava açabilmektedirler.

Eşin rızası

Yukarıda belirttiğimiz gibi kefalet sözleşmesinin zorlaştırma nedenlerinden en önemlisi aile hayatına olumsuz etkisinden kaynaklanmıştır.

Kanuna göre “Madde 584- Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır” denilmiştir. Evlilik birliğinin tam ehliyete getirmiş olduğu bir sınırladır. Yani evli çiftler kefalet sözleşmesi yönünde tam ehliyetli sayılmazlar.

İstisnası yine kanunda düzenlenmiştir. (Ek fıkra: 28/3/2013-6455/77 md) Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz“ denilmiştir.  Yani sonradan yapılan değişiklikler ile çoğu devlet kurumları lehine eşin rızası hususuna istisna getirilmiştir. Özellikle Kamu bankaları yararına getirilen kefalet istisnası haksız rekabet nedeni kapsamında değerlendirilebilir. Özel bankalara bu hak tanınmaması haksız rekabete kapı aralamaktadır.

Türlerine göre kefalet 3 çeşittir.

  1. Adi kefalet :

Madde 585- Adi kefalette alacaklı, borçluya başvurmadıkça, kefili takip edemez, ancak aşağıdaki hâllerde doğrudan doğruya kefile başvurabilir  denilmiştir. İstisnaları kanunda sayılmıştır.

  1. Müteselsil kefalet:

Tam bir borçluluk hali diyebiliriz. Alacaklı dilerse borçluya dilerse kefile karşı alacağını tahsile girişebilir. En çok uygulanan kefalet türü denilebilir. Kanunda “Madde 586- Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehinini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir” denilmiştir. Ve birkaç istisna eklenmiştir.  Birlikte borçluluktan farkları vardır. Özellikle kefilin asile rücu hakkı vardır.

  1. Birlikte kefalet

Kanunda tanımı ve şartları belirtilmiştir.

Madde 587- Birden çok kişi, aynı borca birlikte kefil oldukları takdirde, her biri kendi payı için adi kefil gibi, diğerlerinin payı için de kefile kefil gibi sorumlu olur” denilmektedir.

Kefalet türleri hakkında çok ayrıntılı makaleler yazılabilir. Ancak kısaca özetlemekle yetiniyoruz. Kefalet sözleşmesi yaparken yada kefil şartı ararken uzmanından yardım almanızı mutlaka öneriyoruz. Çünkü kefaletin geçersiz sayılması halinde, alacağınızı tahsil edemeyecek olmanız bir yana, birde masraf ve vekalet ücreti ödemek zorunda kalabilirsiniz.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*